Siyasi belirsizlik ve terör olaylarıyla borcu katlanan sanayici feryat ediyor. İzmir Ticaret Odası Başkanı Demirtaş, “Bu kurlarla 180 milyar dolarlık özel sektör borcu nasıl ödenecek’ diye serzenişte bulundu. ASO Başkanı Özdebir ise “Her şey yerle bir oldu, yatırımlar beklemede” dedi.
Siyasi belirsizlik sebebiyle artan döviz kurları, Türkiye’nin milli gelirini eritirken borç yükünü artırıyor. Dolar ve eurodaki yükseliş en çok, dış borcu 180 milyar doları aşan özel sektörü etkiliyor. Yılbaşından bu yana yüzde 25'ten fazla değer kazanan dolar, özel sektöre 267 milyar TL ek maliyet getirdi.
Döviz İstikrar Fonu önerisi
İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, doların yakın gelecekte 3,75 TL’ye çıkacağının telaffuz edildiğini belirterek, kur tahribatına karşı önlem alınmasını istedi. Kur risklerinin yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Demirtaş, “Kur kaybının nasıl karşılanacağının hesabı yapılmalı.
180 milyar dolarlık özel sektör dış borcu, 3,75 TL’den nasıl ödenecek?” diye sordu. Kur kayıplarının karşılanması için "Döviz İstikrar Fonu" modelini öneren Demirtaş, ekonomide belirsizlik ve kuşatılmışlık duygusunun giderek arttığını söyledi.
‘İlk defa bu kadar çok endişeliyiz’
Demirtaş, ağustos ayı meclis toplantısında artan terör olayları, siyasette yaşanan belirsizlikler ve kurların artmasıyla ekonomide yaşanan dalgalanmaları değerlendirdi. Terör olaylarının ülkenin sadece bir bölgesinde yaşanmadığını belirten Demirtaş, “Sadece doğuda değil, İstanbul’un göbeğinde, Dolmabahçe Sarayı’nın nöbetçi kulübesine de ateş açıldı. Anneler, babalar bir yerde Türkçe, bir yerde Kürtçe ağıt yakıyor” dedi. Sadece terörün değil, toplumsal kutuplaşmanın da hızla arttığını söyleyen Demirtaş, “Siyasiler birbirini dinlemiyor, adeta birbirinden nefret ediyor. İlk defa bu kadar çok endişeliyiz. İsteğimiz sadece terörün bitmesi değil, bu toplumsal kutuplaşmanın da sona ermesi.” ifadelerini kullandı.
7 Haziran’dan sonra yerle bir oldu
Çatışmasızlık döneminde Doğu ve Güneydoğu'da birçok organize sanayi bölgesinin alanlarını büyütmeye karar verdiğini anlatan Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir,, "Yatırım için sırada bekleyenler vardı. Bu süre içinde bölgede ticari ve sosyal hayat gelişti. Bu gelişmelerin hepsi 7 Haziran seçimlerinden sonra yerle bir oldu" dedi. "Yatırımlar konusunda sürü psikolojisi etkisi var" diyen Özdebir, herkesin bekleme dönemine girdiğini kaydetti. ASO Başkanı, "Çarkın dönmesi lazım. Bekleme dönemine girdiğiniz zaman çarkın dönüş hızı yavaşladığı için işletmeler öz kaynaklarını tüketmeye başlıyor. Bu da borçların ödenememesi gibi başka zafiyetlere neden oluyor" diye konuştu.
Esnaf siftah yapmıyor
Belirsizlik ve kuşatılmışlık duygusunun giderek derinleştiğine de dikkat çeken Demirtaş, “Piyasalarda siftah yapmadan dükkan kapatan üyelerimiz var. Piyasa istikrarına ve canlılığına ihtiyacımız var” dedi. İşadamlarına bu süreçte dikkatli olmalarını tavsiye eden Demirtaş, “Bunun için olabildiğince ne TL ne döviz, hiçbir şekilde borçlanmayın ve risk almayın. Öz kaynak kullanmaya çalışın. Fazla stok tutmamaya özen gösterin. Alım satımlarda, alıcıların ödeme gücünü iyi kontrol edin” şeklinde konuştu.
İş dünyasının endişeleri artıyor
Gerek dünya piyasalarında yaşanan ekonomik dalgalanma, gerek komşu ülkelerdeki etnik çatışmalar gerekse içerideki siyasi belirsizlik sanayicileri tedirgin etti. Her gün güne yeni bir haber ile uyanan Türk sanayicisinin cevap beklediği sorular İstanbul Sanayi
Odası’nın ağustos ayı olağan toplantısında dile getirildi. İşte sanayicilerin cevap beklediği sorular:
Geçmişten neden ders alınmıyor?
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman’ın konuk olduğu toplantıda sorular Keyman’a yöneltildi. Türkiye’nin değişen dünyada dik durabilmesi için güçlü iktidara ihtiyaç olduğuna vurgu yapan Keyman’a sanayici “Oy peşinde koşan siyasetçilerle bu nasıl mümkün olacak. Türkiye geçmişten ders almayı ne zaman öğrenecek” dedi.
Kadının adı var sanayinin...
Sanayiciyi rahatsız eden önemli bir diğer konu sanayinin adının olmamasıydı. Sanayici kadının adının konduğunu ama sanayicinin adının konmadığını aktardı. 4 yıldır ihracatın düştüğü, son 15-20 yıldır dişe dokunur bir yabancı yatırım alınamadığı, bürokrasinin zorlu olduğu, yılbaşından bugüne işsizliğin yüzde 18 arttığı ve son iki yılda yüzde 50 devalüasyon yaşandığı da dile getirilerek bunlara nasıl önlem alınacağı soruldu.
Teşvik tamam güvenlik yok
Çantadaki sorulardan biri de teşvik ve güven ikileminin nasıl bir araya getirileceğiydi. Teşviklere karşı olmadığını belirten sanayici, özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde güvenlik ile ilgili yeterli çözümlerin olmamasından şikayet ederek, “Güvenli olmayan bir bölgede istediğiniz kadar teşvik verin orada yatırımı özendirebilir misiniz?” diye sordu.
Yorum Yazın