Osmanlı’dan kalan mesleklere kadınlar sahip çıkıyor
GÜNDEMOsmanlı’dan kalan mesleklere kadınlar sahip çıkıyor
Ali Can ZERAY-Olgay GÜLER/EDİRNE,(DHA)-EDİRNE’de kadınlar, İl Kültür Müdürlüğü bünyesinde kurulan atölyelerde, yağlı güreşçilerin giydiği kispetten sepetçiliğe, Edirnekari’den mis meyve sabunculuğuna kadar kente özgü unutulmaya yüz tutan mesleklere öğrenerek hayat veriyorlar. Halk Eğitim Merkezi usta öğreticileri tarafından 60 kursiyer, 128 saatlik eğitimin ardından aldıkları sertifikalarla işlerinde ustalaşarak kaybolma riski yaşayan meslekleri yaşatacaklar.
Edirne Valiliği unutulmaya yüz tutan meslekleri hayatta tutabilmek için başlattığı çalışma kapsamında İl Kültür Müdürlüğü’ne bağlı Tarihi Devecihan Kültür Merkezi’nde Rumeli Kültür ve Sanat Akademisi kurdu. Akademi kapsamında açılan 8 atölyede 60 kadın kursiyer Osmanlı’dan kalma hat, boyacı-çini işlemeciliği, mis sabun, kalemkar-nakkaş, Edirnekari, sepet örücülüğü, deri işlemeciliği ve kispet ustalığı ile saray mutfağı kursu almaya başladı. Kasım ayından bu yana eğitim görmeye devam eden kadınlar yaptıkları ürünleri atölyelerde sergilerken, internet üzerinden satış yapma imkanı da buldu.
’AMACIMIZ KİSPET YAPIMINI GELECEĞE TAŞIMAK’
Atölyeler arasında en dikkat çeken ise unutulmaya yüz tutan kispet ustalığı geliyor. Rumeli Kültür ve Sanat Akademisi Kispet Ustası Adem Kayın, Edirne’de bu yıl düzenlenecek olan tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri ve diğer piyasa güreşlerinde, pehlivanların kadınların diktiği kispetlerle güreş yapmasını hedeflediklerini söyledi. Kayın, ”Burada amacımız yok olmaya yüz tutmuş kispet yapımını geleceğe taşımak. Burada kursiyerlere çanta, cüzdan, kemer gibi deri işleme kursu ile kispet yapımı kursu veriliyor. Kispette önce küçükle başlıyoruz sonra büyük kispet yapıyoruz. Bu işi eşimle beraber yapıyoruz. Eşim zaten aşina benden. Bayanlara ilk defa kispet yapımını göstermeye başladık. Yaptığımız çalışmalar inşallah sonuç verir ve inşallah bir bayan bir güreşçiye kispet yapar. Ana hedefimiz bir bayanın önümüzdeki güreşlerde bir pehlivana kispet dikmesi. Bu herhalde bir ilk olacak. Zamanla yaptığımız çalışmaların meyvelerini alacağımızı düşünüyorum bu konuda” dedi.
’BİZ DE KİSPET YAPMAYI DÜŞÜNÜYORUZ’
Eşiyle birlikte atölyede hem çalışan hem de kispet yapımını öğrenen Heves Kayın da, kispet yapımının ağır bir iş olduğunu belirtti. Kayın, ”Kispet yapımı biraz işçiliği ağır bir zanaat ama işin inceliklerini öğrenmek ve gelecek kuşaklara taşımamız açısından bizim de buna bir öncülük etmemiz iyi oldu bir yandan. Gelecek kuşaklara taşınması için kursların faydalı olduğunu düşünüyorum. Nakışlama, kesme biçme, inceltme işlemleri, süsleme işlemleri gibi işlemlerde artık uygun derecede ustamıza yardımcı olabiliyoruz. Önümüzdeki güreşlerde gerekirse biz de kispet yapmayı düşünüyoruz. Farklı süslemelere de girmeyi düşünüyoruz. Biliyorsunuz kispet ustadan ustaya şekillenen bir kıyafet. Kadının eli değdiği kispet de farklı olacak. Değişik renklendirmeler düşünüyoruz kispette. İlerleyen yarışmalarda belki izleyebilirsiniz. Şimdilik Edirne kırmızısı düşünüyoruz kispette. Onun yanında kasnak kısmını farklı renklerde düşünüyoruz. Arka işlemelerinde Edirne simgeleriyle ilgili işlemeler yapmayı düşünüyoruz” diye konuştu.
’DERİ KOKUSU ÇOK İYİ GELİYOR, STRESİMİ ATIYORUM’
Deri ve kispet kursu öğrencisi Berrin Soyyanmaz ise yeni bir meslek öğrenmekten çok mutlu olduğunu belirtti. Soyyanmaz, ”Bu kursa geçen sene başladım ve çok zevk aldım. Yıllardan beri hiç kursa gitmemiştim, başladıktan sonra deri kokusu bana çok iyi geldi, stresimi atıyorum, çok da mutluyum burada olmaktan. Elimden geldiğince kispet yapımına da yardımcı olmaya çalışıyorum. İlerleyen süreçte daha da öğrenmek istiyorum. Halk Eğitim’in özellikle biz ev hanımlarına açtığı bu hizmetlerden dolayı çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
’MİS SABUNU TARİHİ BİR EL SANATI’
Akademi bünyesinde Mis Sabunu Usta Öğreticisi olarak çalışan Şengül Çınar da, tarihi sanatı yaşatmak için çabaladıklarını belirtti. Çınar, ”Mis sabunu üreticiliği tarihi bir el sanatı. Osmanlı’dan günümüze, 17’inci yüzyıldan bugüne kadar ulaşmış bir tarihi el sanatı. Tarihte baktığımızda Osmanlı’nın en gözde hediyelikleri arasında yer alıyor mis sabunu. Padişahların, eşlerinin, sultanların çeyiz sandıklarını süsleyen, yabancı devlet büyüklerine gönderdikleri en gözde hediyeler arasında mis sabunu. Biz de bu unutulmaya yüz tutmuş sanatı Rumeli Akademi’de Edirne Halk Eğitim Merkezi destekleriyle yaşatmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
’SADECE SÜS EŞYASI DEĞİL, KULLANIMLIK DA YAPILIYOR’
Akademi’de Sepet Örücülüğü kursu veren Usta Öğretici Özlem Durmaz, sepetin 5 bin yıllık bir geçmişi olduğunu belirtti. Kurs bünyesinde kadınlarla beraber sepet örücülüğünü yaşatmaya çalıştıklarını söyleyen Durmaz, ”Sepet çok eskiden beri 5 bin yıl öncesine kadar dayanan tarihi var. Daha önceden sepetlerimiz söğüt ağacı, fındık ve kestane dallarından yapılıyordu. Ayrıca saz ve kamışlar da kullanılıyordu. Şu anda o ürünleri kullanamıyoruz. Bambu ağacı kullanıyoruz şu anda. Kullandığımız üründen yapılan sepetlerin saklanması, kullanılması daha rahat. Yani sadece süs eşyası olarak değil kullanımlık da yapılıyor bunlar. Mutfağımızda meyve ve ekmek sepeti olarak kullanılıyor. Yapılan sepetlerle taşıma da yapılabiliyor” ifadelerini kullandı.
İlginizi Çekebilir