© Haber282 - 2020

MARMARAEREĞLİSİ DOYKO DER BASIN AÇIKLAMASI YAPTI

Marmaraereğlisi DOYKO DER Başkanı Ayfer AĞA, 28 Temmuz Pazar Günü Saat 18:00 ‘da Cumhuriyet Meydanı Atatürk Heykeli önünde basın açıklaması yaptı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım Komisyonu'nca değiştirilmek istenen 5199 sayılı ve ona bağlı kanunlarca belirlenen Hayvanları Koruma Kanunu'na dair değişiklikleri ve olası etkilerini basına ve halka arz ediyoruz. Meclise sunulmak üzere
komisyondan geçirilen değişiklik maddelerinin ülkemize, toplumumuza,
şehirlerimize, ilçelerimize, köylerimize,
insanlarımıza ve vicdanlarımıza nasıl zarar
vereceğini anlatmak istiyoruz.
Özellikle belirli endişeler üzerine değiştirilmesi planlanan bu yasa değişikliğinin, mevcut endişeleri gidermeyeceğini ve aksine daha büyük problemlere yol açacağını sizlere anlatmak için burdayız.
Değerli komşularımız, hemşehrilerimiz, sayin basın mensupları ve sizin aracılığınızla sesimizi duyurabildiğimiz saygıdeğer yetkililer;
1 Temmuz 2004 yılında, bundan 20 yıl önce, Resmi gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren kanun der ki;
1. Yasanın amacı hayvanlara insancıl muamele etmek, onları eziyetten korumaktır. 2. Yasanın ilkeleri: hayvanlar eşittir, eşit yaşama hakkına sahiptir, sahipsiz hayvanların da sahipli hayvanlar kadar yaşamları desteklenmelidir.
Kanunun bu iki maddesi, asırlardır bu topraklarda her nevi insanın ve hayvanın beraber barış içinde yaşamakta olduğu toplumumuzun kamu vicdanının bir göstergesidir.
Ancak, geçtiğimiz bir haftadır komisyonda görüşülen ve onaylanan yasa değişikliği teklifindeki maddeler, sadece vicdanımızı yaralamakla kalmamaktadır. Aynı zamanda bu değişiklikleri yapmaktaki amaç ve motivasyonla da kat-i suretle ters düşmektedir.
Komisyon görüşmelerinde kabul edilen değişikliklere göre, sokakta yaşayan hayvanlar, yaşam koşulları veya tehlike arz etme durumları dikkate alınmaksızın "toplanacak, sahiplendirilinceye kadar barınakta kalacak, sahiplendirilmezse öldürülecektir."
Ayrıca, teklifteki bir diğer madde, geçerli sebepler sayılmaksızın, tabiri caizse keyfi bir kararla "Köpek sayısının sorun teşkil ettiğine kanaat getirilirse sayıyı azaltmak üzere ötanazi yapılabilecektir" maddesidir.
Yüzyıllardır bizlerle yaşayan, kapımızı koruyan, evimizi, bahçemizi, malımızı, mülkünüzü koruyan can dostlarımız için "uyutma" veya "ötanazi" sözcükleri ardına gizlenmiş “katletme” kanununa hiç bir şekilde razı değiliz!
Bu maddenin gerekçesi olarak sokaklarda sayıları çoğalan,
kontrolsüzce üreyen, sürüleşen köpeklerin, gerek bulaşıcı hastalıklar, gerek saldırgan tavırlar yahut kazaya sebebiyet verme yollarıyla insan sağlığı açısından güvensiz bir ortam oluşturması gösterilmektedir. 2004 yılında çıkarılan kanunda, bu ortamın oluşmasını engellemek için devlete bağlı veya sivil toplum kuruluşlarından toplam 11 makam veya yetkiliye görev ve sorumluluklar yüklenmiştir.
Bu görev ve sorumluluklar, sahipsiz hayvanları yerel yönetimlerin kurduğu bakım evine almak, kısırlaştırmak, aşılamak, tedavi ve rehabilite etmek, kaydetmek ve alındıkları ortama bırakmaktır. Kısaca "KISIRLAŞTIR - AŞILAT - YERİNDE YAŞAT”
Bugün geldiğimiz ortamda sokakta yaşayan hayvanların sayılarının artarak sözde güvensiz bir ortam oluşturmalarının sebebi, 20 yıldır görevini yerine getirmeyen, sistematik kısırlaştırma ve aşılama yapmayan, yapılmasına destek olmayan, ödenek ayırmayan, kısacası kanunu uygulamayan yetkililerdir!
Bu vesileyle, Türkiye'de bulunan 1390 yerel yönetimin günde 4 adet köpek kısırlaştırarak bundan söz gelimi 15 yıl önce önleyebileceği artan sokak köpeği popülasyonu probleminin çözülememiş olmasının faturasının sokağımızdaki masum canlara
ödetilmesini vicdanen kabul etmiyoruz!
Komisyon görüşmelerinde kabul edilen bir diğer değişiklik "Saldırgan olan,
sahiplendirilmesi yasak hayvanlara ötanazi yapılacak" maddesidir. Mevcut yasa ile Üretimi/satışı yasak ve kısırlaştırılması şart olan bu cins hayvanlar, ülkemizde yasadışı yollarla üretilmekte ve satılmaktadır. Bu cins hayvanlar, etolojik özellikler bakımından diğer köpeklerle herhangi bir farkı
olmamasına rağmen, bilinçsiz ve sorumsuz kişilerce ve aslında sokakları güvensiz hale getiren suça meyilli kimselerce yetiştirildiklerinde tehlike arz eder hale gelmektedir.
İnsan eliyle tehlikeli hale getirilen bu köpeklerin merdiven altı üretimlerinin yasaklanmadığı, fütursuzca ve bilinçsizce elden ele sahiplendirilmelerinin önüne geçilemediği, dövüştürülmelerinin önlenemediği ve bunlara sebep olan kişilere caydırıcı cezalar uygulanmadığı müddetçe, sokakların güvensiz hale gelmesinin faturasının, yaşam koşulları sorumluluğunda bulunduğu bilinçsiz insan tarafından belirlenmiş masum canlara ödetilmesi, insani vicdanımıza sığmamaktadır.
Bir diğer madde ise "Su kaynaklarına, yaban hayatına ve biyolojik çeşitliliğe zarar verdiği düşünülen hayvanlar öldürülecek” maddesidir.
Bu talihsiz madde, doğrudan yönetimin "Av Turizmi” adı altında uyguladığı ihale ile çok sayıda yaban hayvanının katli ve bu şekilde eşsiz bir doğaya sahip ülkemizin
ekosistemine zarar verilmesi ile ilgilidir. Yaban hayatına en büyük zararı veren “Av Turizmi” adı altındaki sistematik katliam durdurulmalı ve yasaklanmalıdır! Kısırlaştırılması ve çiplenerek kayıt altına alınması gereken sahipli hayvanların, yasaya aykırı olarak çiftleştirilmesi, çiftliklerde üretilmesi ile satılması da dahil olmak üzere, her türlü evcil hayvanın satışının yasaklanmasına dair hiç bir ibare kanun değişikliğinde bulunmamaktadır. Oysa ki bu denetimsiz ve kontrolsüz üretim ile bilinçsiz kimselere yapılan sahiplendirmeler, büyük oranda hayvanların sokağa, köylere, ormanlara, otoban kenarlarına terkedilmesi ile sonuçlanmaktadır. Bu şekilde artan popülasyon, yaban hayatının zarar görmesine ve trafik kazalarına sebep olmaktadır.
Cins hayvan Üretimi acilen durdurulmalı, yasaklanmalı ve caydırıcı cezalar uygulanmalıdır! Herhangi bir şekilde ekosisteme zarar verme ihtimali bulunan sahipli veya sahipsiz evcil hayvanların sebep olduğu sonuçlar, yine insan kaynaklı olduğundan, ötanazi toplumsal vicdanımız tarafından kabul edilemez bir seçenektir.
Belirttiğimiz haller ve sebepler neticesinde yapmaya niyetlenilen yasa değişikliği, bilimsellikten ve problemin çözümünden uzaktır! Bilhassa temel problemlere odaklanmayan, bilimsellikten ve dünyanın farklı bölgelerinde tecrübe edilmiş gerçekçi çözümlerden faydalanmayan bu öneriler, problemi çözmekten çok onu daha da büyütecektir.
Üretim durdurulmadığı sürece sahipsiz canları katletmek hiç bir çözüm sağlamayacağı gibi, katledilen canların yerine şehir yaşamına uyumsuz başka köpekler gelecektir. Üretim
durdurulduğunda ve sokakta kendi yaşam alanına alışmış köpekler kısırlaştırıldığında, ömrünü doğal yollarla yitiren canların yerine yenileri gelmeyecek ve sokaktaki popülasyon günden güne azalacaktır.
Sokaktaki sahipsiz canlar topluca katledildiğinde, yerlerine doğal düşmanları olan diğer canlılar gelecektir. Bunlar, saklandıkları yerden hastalıkları da beraberinde getiren fareler, sürüngenler ve böcekler olacaktır. Sokaktaki hayvanlar, alışık olmadığımız ve bağışıklığımız olmayan yaban hayatı ile aramızda bariyer
oluşturmaktadır.
Hayvanları Koruma Kanunu'nda değiştirilmesi önerilen maddelerin konuşulduğu Tarım Komisyonu toplantısında, bilim insanlarına, uzmanlara, hak savunucularına ve saha deneyimi olan kişilere değil; gözünü rant bürümüş cins hayvan tacirlerine ve kamusal vicdanı hiçe sayan kutuplaştırmayı bir yönetim stratejisi olarak kabul etmiş
bürokratlara yer verilmesi, endişenin "güvenli sokaklar” olmadığını gözler önüne sermektedir.
Bu haliyle yapmak istenilen değişim, problemi çözmekten çok farklı algı operasyonları düzenlendiği ve gündem değiştirilmeye çalışıldığı izlenimi vermektedir. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir!
Bu vesileyle Türk toplumunu, kültürünü ve halkın vicdanını temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sesleniyoruz: Kamu vicdanına sığmayan bu kanlı katliam yasasını meclisten geçirmeyin! Sizden önceki başarısız yönetim stratejilerinin, uygulanmayan kanunların cezasını kimsesiz canlara kesmeyin! Allah'ın dilsiz kullarının vebalini almayın! Tarihteki "Hayırsız Ada❞ vakasını tekerrüre düşmeyin! Toplumun vicdanında yara açmayın! Yürürlükteki 5199 sayılı kanunu etkin bir şekilde uygulayın ve görevini yapmayan yetkilileri ceza kapsamına alın!
Bilim insanlarına, saha araştırmacılarına ve hak savunucularına kulak verin ve bu yanlıştan bir an önce dönün!
"KISIRLAŞTIR - AŞILAT YERİNDE YAŞAT”

DOYKO DER

Haber : Gökhan ÖZÇELİK

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER