Roma döneminden kalma surlar, bahçe duvarı oldu
EDİRNERoma döneminden kalma surlar, bahçe duvarı oldu
EDİRNE’de Roma döneminden kalma 1800 yıllık kale duvarları, evlerin temelleri ile bahçe duvarlarını oluşturuyor. Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, 1870 yılından sonra yapılan bütün binaların temelinde bu kale duvarlarının olduğunu belirterek, ”Bilinçli bir şekilde surların korumaya alınması, bu planlamaların yapılması gerekiyor” dedi.
Edirne’nin kurucusu Roma İmparatoru Hadrianus’un kenti korumak için yaptırdığı kalenin duvarlarının bir kısmı, 1800 yıldır ayakta duruyor. Kalan kısımlar, bugün Dilaverbey, Çavuşbey ile Talatpaşa mahallelerinde ev ve iş yerinin temelleri ile bahçe duvarlarını oluşturuyor. Kale duvarlarının en çok dikkat çekeni ise Makedonya Kulesi’nin olduğu bölgede bulunuyor.
Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, Roma İmparatoru Hadrianus’un kenti ’askeri şehir’ olarak kurduğunu, kalenin de çağın en büyük ve güçlü kalelerinden olduğunu söyledi. Prof. Dr. Beksaç, ”Adrianapolis, gerçekten döneminin en büyük kale kentlerinden birisi olarak dikkat çekiyor. Roma’nın yıkılmasından sonra Bizans’ın kurulmasıyla birlikte de Bizans’ın Balkanlara açılan en güçlü merkezi ve askeri karargahı şekline geliyor. Pek çok kuşatmaya, saldırıya karşı ayakta kalan bir kale. Çağının en büyük ve güçlü kalelerinden birisi olduğu tahmin ediliyor. Tam olarak kuruluşu, milattan sonra 145’lere hatta 150’lilere kadar devam eden bir süreç. Ondan sonra zaten çok uzun süre geliştirme ve takviyelerle, yeni ilavelerle elden geçirilen bir kale. Kalenin kullanılışı 19’uncu yüzyıla geliyor. Osmanlı döneminde Trakya’da kaleler, önemini kaybetse de kalenin genellikle kullanım süreci 1850-1860’lara kadar geliyor. Osmanlı döneminde, eski askeri öneminde olan bir kale değil. Osmanlıların Trakya ve Balkanlar’daki kalelerde kullandıkları politika biraz değişik. Burada askeri kimliği dışında ele alınan bir kale” diye konuştu.
’SURLAR TAHRİP EDİLİYOR’
Kale duvarlarının 19’uncu yüzyılın ortalarında sökülerek, tahrip edilmeye başlandığını ve 1870 yılından sonra yapılan tüm binaların temellerinde bunların kullandığını belirten Prof. Dr. Beksaç, ”Surlar (kale duvarları), sağlam kimliğini 19’uncu yüzyılın ortasına kadar sürdürüyor. Özellikle bu süreçten sonra önemli bir tahribata uğramaya, sökülmeye başlanıyor, taşlar satılıyor, binaların yapılmasında kullanılıyor. Özellikle 1866-1870 sürecinden sonra yapılan bütün yeni binaların temellerinde, duvarlarında kalenin duvarları kullanılmaya başlanıyor ve bu süreçten sonra da şehir tamamen tahribe bırakılıyor. Ondan sonraki süreçte zaten korkunç bir biçimde surlar, tahrip ediliyor. Yıkılmadan kalan parçaları bile tahribata açılıyor. Surların üzerinde binalar yapılıyor, temeller yok olup gidiyor, birkaç parçası ayakta kalıyor. Şu anda alt temellerinin kalmış olduğu şekilde yaşıyor” dedi.
’KORUMA TEDBİRİ ALINMADI’
Surların kötü durumda olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Beksaç, koruma altına alınması gerektiğini söyledi. Surların turizme açılması gerektiğini de belirten Beksaç, ”Surlar, maalesef şu anda kötü durumda. Bütün surlarda bu aşınmaları, yıpranmaları görüyoruz. Kazılar yapıldı fakat hiçbir korunma tedbiri alınmadı. Koruma tedbirinin alınmamış olması da Edirne gibi kışı soğuk, yazı sıcak bir bölgede çok hızlı tükenişi beraberinde getirdi. Koruma, arkeolojide kazı kadar önem taşıyan bir şeydir. Surlarının gerçekten korunması, turizm ve kültüre hizmet etmesi amaçlanıyorsa; bunların iyi bir biçimde korunmasının yapılması da gerekiyor çünkü bu duvarlar esasında sanıldığı gibi basit duvarlar değil. Turizm açısından da çok büyük girdi sağlayacak duvarlar. Mesela buraya gelen pek çok yabancının özellikle bu duvarları görmek istediğine bizzat şahidim” diye konuştu.
’EVLER, SURLARA DAYANARAK İNŞA EDİLMİŞ’
Evlerin temelleri ile bahçelerinde kale duvarlarının görüldüğünü belirten Prof. Dr. Beksaç, ”Şu anda surların bilinçli bir çalışması yapılmıyor. Bazı çalışmalar yapıldı, çok daha önce yapılanları da var ama bunların hepsi, belirli dönemde yapılmış ve kalmış çalışmalardır. Evlerin temellerinde, bahçelerde, her tarafta surları görebilirsiniz. Şu anda görmüş olduğunuz binaların hepsinin altında surun parçaları var. Bu son derece doğal. Pek çok ev, surlara dayanarak inşa edilmiş durumda. Bilinçli bir şekilde surların korumaya alınması, bu planlamaların yapılması gerekiyor. Gerçekten turizme hizmet edecekse bunların park haline dönüştürülmesi, kazıların yerlerin korunması, geliştirilmesi gerekiyor ama maalesef şu anda gerekli ilgiyi görmüyor” dedi.
İlginizi Çekebilir