Ergene Nehri’nin su kalitesi kimyasal oksitte ’az kirlenmiş’ çıktı
ERGENEErgene Nehri’nin su kalitesi kimyasal oksitte ’az kirlenmiş’ çıktı
TRAKYA’da sık sık kirliliği ile gündeme gelen Ergene Nehri’nde yapılan çevre endüstriyel analiz incelemesinde, kimyasal oksijen oranında düşüş olduğu ortaya çıktı. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, ”Geçen sene bu dönemlerde kimyasal oksijen ihtiyacı açısından ki bu önemli bir kirlilik parametresidir. Dördüncü sınıf, çok kirli su kalitesindeyken bugünkü alet sonuçları bize bunun biraz daha düştüğü, 35 miligram/litre seviyelerine kadar düştüğünü, dolayısıyla az kirlenmiş bir nehir suyu özelliği olduğunu gösteriyor” dedi.
Yıldız Dağları’ndan doğan ve 283 kilometre yol kat ederek, Meriç Nehri ile birleştikten sonra Ege Denizi’ne dökülen Ergene Nehri, yıllardır kimyasal ve evsel atıklar nedeniyle kirli akıyor.
Edirne’de Uzunköprü Belediyesi, Ergene Nehri’nde yaptırdığı su analiz raporunu açıkladı. Geçen yılki raporda nehrin kimyasal oksit su ihtiyacının yüksek ve su kalitesinin 4’üncü sınıf olduğu belirlenirken, son ölçümde bu oranın düştüğü tespit edildi. Son raporda nehir suyunda ayrıca, az da olsa siyanür, sülfat, krom, çinko, bakır, demir de bulundu.
Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Ergene’nin bölgede önemli olduğunu ve yerleşim yerleri ve endüstriyel bölgeden etkilenen bir nehir olduğunu söyledi. Uzunköprü Belediyesi’nin nehrin geçtiği ilçeyle aynı adı taşıyan tarihi Uzunköprü kesiminden aldığı numunelerin analizini inceleyen Tecer, geçen yıl yapılan analize göre, nehrin su kalitesinde bir artış ve iyileşme söz konusu olduğunu söyledi. Tecer, şöyle dedi:
”O günden bugüne bir yıl içerisinde o bölgede nehir suyu kalitesinde bir artış, bir iyileşme söz konusu olduğunu görüyoruz. Geçen sene bu dönemlerde kimyasal oksijen ihtiyacı açısından bakımından ki bu önemli bir kirlilik parametresidir. Dördüncü sınıf, çok kirli su kalitesindeyken bugünkü alet sonuçları bize bunun biraz daha düştüğü, 35 miligram/litre seviyelerine kadar düştüğünü, dolayısıyla az kirlenmiş bir nehir suyu özelliği olduğunu gösteriyor. Demek ki o bölgede geçtiğimiz sene içerisinde gerek arıtma tesisleri faaliyetleri, gerek kirlilik kaynaklarındaki azalma bunun sebepleri değişiktir, bakmak lazım detaylarına. Ama su kalitesinde, kimyasal oksijen ihtiyacı açısından bir iyileşme olduğunu görüyoruz. Fakat diğer taraftan azot yüküne baktığımız zaman da belli bir miktarda düşüş var ama yine de bu seviyedeki azot yükü bu nehrin hala 4’üncü derecede kirli bir nehir olduğunu bize gösteriyor. Azot ve fosfor sucul ortamlarda bir maddedir, yani besin maddesi olarak algılanır. Ve denizlerimizde özellikle Marmara Denizi’ndeki müsilaja sebebiyet veren iki tane temel besin maddesidir bu. Bu anlamda hala 4’üncü sınıf bir kirli su mertebesinde Ergene Nehri’ne akıyor olduğunu görüyoruz. Azotun ve fosforun kaynaklarına baktığımız zaman da tarıma dayalı endüstriyel faaliyetler olduğu gibi tarımsal alanlardan kaynaklanan atıkların da bu azot konsantrasyonunu yükselttiğini biliyoruz. Dolayısıyla bu bölge hem tarımsal faaliyetlerin yoğun olduğu, hem de endüstriyel faaliyetlerin yoğun olduğu bir bölge olduğu için azot konsantrasyonlarında yükselmenin normal, yani bunların sonucu olduğu, doğa sonucu olduğu anlaşılıyor. Azot ve fosforun giderilmesi için de ileri derecede bir arıtma yapmak gerekiyor ki konvansiyonel arıtma sistem ne yazık ki gideremiyoruz. İleri biyolojik arıtım ve oksidasyona dayalı bir arıtım yapılması gerekiyor. Evet geçtiğimiz seneden bugüne kadar elimizdeki analiz sonuçlarına göre bu bir noktadan alınmış bir örnektir. Tabii Ergene Nehri geneline taramak ve monitoring yapmak gerekir ama geçen sene de bu noktadaki analiz sonuçlarından konuştuğumuza göre referans noktası olarak aldığımızı düşünürsek geçen seneden bu seneye kadar Ergene’de kimyasal ihtiyacı açısından bir kirlilikte azalma olduğunu görüyoruz. Ama azot açısından hala dördüncü derecede kirli bir nehir olarak akmaya devam ediyor.”
Prof. Dr. Tecer, kirliliğin oranın düşmesinin nedenine bakılması gerektiğini belirterek, ”Geçtiğimiz yıldan bugüne kadar belki bu belediyelerin arıtma tesislerinde bir iyileşme, arıtma tesislerinin verimli çalışması düşünülebilir. Tarımsal faaliyetlerden atılan atıkların azalması şeklinde de değerlendirilebilir. Bu tür kirletici, insan kaynaklı kirletici faaliyetlerin azaldığı ya da arıtmalardaki denetimlerin bu sonuca sebebiyet verdiğini düşünmek çok anormal olmaz, bunları bekleyebiliriz” dedi.
’OLUMLU GELİŞME OLSADA HALA KİRLİ’
Uzunköprü Belediye Başkanı Özlem Becan, belediye olarak Ergene Nehri’nden 3 ayda bir numuneler alıp, analizlerini paylaştıklarını belirterek, ”Son analizlerde olumlu bir gelişme olsa da Ergene hala ölüm saçmaya devam ediyor. Biz de Uzunköprü Belediyesi olarak Ergene’nin bir an önce temizlenmesi adına ses getirecek eylemler ve söylemlerde bulunmaya devam edeceğiz. Çünkü Uzunköprü ekonomisinin omurgasını tarım ve çiftçiler oluşturmaktadır. Bu nedenle hem topraklarımıza, hem insanımıza zarar veren Ergene Nehri kirliliğinin bir an önce önüne geçilmesini diliyorum, istiyorum, talep ediyorum” dedi.
ÇAKMAK BARAJI’NDAN SU GELİYOR’
Uzunköprü Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Hacer Doğru Güven, tarım topraklarından geçen Ergene Nehri’nin can damarı olduğunu ve 1990’lı yıllardan itibaren kirli olduğunu söyledi. Yıllardır Ergene’nin temizlenmesi için taleplerde bulunduklarını ancak temizlenmediğini anlatan Doğru Güven, ”Şimdi Ergene Nehri, Çakmak Barajı’ndan gelen iletim kanalıyla biraz suyu seyrekleştirilerek tarımda kullanılmak isteniyor ve kullanılıyor da. Ama tam olarak temizlenmiş değil. Kokusu zaman zaman artıyor, zaman zaman azalıyor ama yine de Ergene Nehri istediğimiz gibi temiz değil. Ergene, sadece tarım topraklarımızı zehirlemekle kalmadı, kanser vakalarında da çok artış oldu Uzunköprü’de ve hala devam etmekte. Sağlığımızı, besin güvenliğimizi etkilemekte ve biz bunun bir an önce temizlenmesini istiyoruz. Yetkililerden rica ediyoruz” diye konuştu.(DHA)
İlginizi Çekebilir